İMO Başkanı Burkay Güçyetmez:
“Orta hasarlı binaların hepsini yıkmak bilime ve tekniğe aykırıdır”
‘’Kararların bilimin ve tekniğin ışığında birtakım değerlendirmeler sonucu ve gerekliliği açıklanarak alınması gerekir. ‘’
Gaziantep’te yaklaşık 7 bin orta hasarlı bina bulunuyor. Deprem yönetmeliğine göre orta hasarlı binaların bir yıl içerisinde güçlendirilmesi gerekirken, tamamının yıkılacağının açıklanması belirsizliğe ve tartışmalara neden oldu.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, “Orta hasarlı binaların hepsini yıkacağız” yaklaşımını doğru bulmadıklarını belirterek, orta hasarlı binaların akıbetinin bilimin ışığından ayrılmadan belirlenmesi gerektiğini açıkladı. Güçyetmez, “Hepsini yıkacaksanız, o zaman bilim ve teknik neden var?” diye sordu.
Orta hasarlı binalarla ilgili çok sayıda soru aldıklarını hatırlatan İMO Gaziantep Şube Başkanı Güçyetmez, “Önceliğimiz can güvenliğidir. Bu konuda alacağımız tüm kararlarda bilim yol gösterici olmalıdır. Bilimin ışığından ayrılmadan en doğru kararları almalıyız” dedi. Başkan Güçyetmez, şöyle devam etti:
“ORTA HASARLI BİNALAR TEKRAR DETAYLI İNCELENMELİ”
“Bölge olarak iki büyük deprem felaketi yaşadık. Felaketlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ailelerine bir kez daha derin üzüntülerimi iletiyorum. Umarım bu defa gereken dersleri alırız. Bir daha böyle felaketler yaşamayız. Deprem sonrası yapılan hasar tespit çalışmalarında 7 bin kadar binanın orta hasarlı olduğu tespit edildi. Normal şartlarda Orta hasarlılar için güçlendirme elzem bir durumdur. Fakat az hasarlı ya da hasarsız binalar için de mevcut şartlar ve süreç içerisinde mutlaka Bina Performans Analizlerinin yapılmasını gerektiğini öneriyoruz.
İlk hasar tespit sonucundan sonra vatandaşların 30 günlük bir itiraz hakkı var. Bu askı sürecinden sonra itirazlar için Çevre Şehircilik Bakanlığının yeniden tespit için ekipleri inceleme yapacak. İkinci hasar tespit çalışmaları nihai karar olacak. Öncelikle bu süreçlerin sağlıklı olarak tamamlanması gerekiyor.Burada kritik olanlar orta hasarlı binalar. Bu kararlar mutlaka tekrar bir üst kurul tarafından tekrar süzgeçten geçirilmeli. Bina performans analizleri sonucu güçlendirme projesi yapılıp yapılamayacağına karar verilir. Güçlendirme projesi sonrasında da optimum maliyet oranlarına göre bilime ve tekniğe göre güçlendirme olup olamayacağına karar verilmeli. Eğer güçlendirme yapılacaksa bu iş bir ruhsata tabi olacak. Bakanlık tekrar yapı denetim atayacak, güçlendirme projeleri yapılacak, bunlar denetlenecek. Sonrasında ise uygulama işlemine geçilecektir. Elbette zor bir süreç olacak bu doğru.Ancak Orta hasarlı binalar için toplu bir karar alınacaksa bu bölgesel zemin etüd değerlerine,verilere ve de yönetmelik yıllarına göre alınmalı.1975 yönetmeliği ile yapılan binalar ile 2018 yönetmeli ile yapılan binalar arasında gerek malzeme kalitesi gerek yapım şartları arasında çok fark var örneğin.(Ülkemizdeki son çıkan yönetmelikler yakın tarih olarak 1975-1998-2007-2018 Deprem Yönetmelikleri)Aynı zamanda da orta hasar parametreleri içinde de sağlıklı bir ayrım yapılmalı kategorize edilmeli.
“GÜÇLENDİRME, YETKİN MÜHENDİSLİK GEREKTİRİYOR”
Bina güçlendirme işlemi yapmak ise yetkin mühendislik gerektiren bir konudur. Bina Performans Analizi ve güçlendirme projeleri, mevcut deprem yönetmeliğimizde 15. bölümde yer alan belli kriterlere göre yapılması gereken bir işlemler zinciridir. Bu kolay bir işlem değil. 15. bölümde yer alan tekrar zemin etüt raporlarının hazırlanması, her kattan en az 3 tane karot dediğimiz numunelerin alınması, sıyırmaların yapılması, Donatı Tespit cihazları ile binanın donatılarının tespit edilmesi, binanın rövelesinin çıkarılması, binanın modellenmesi ve deprem yönetmeliğine göre analizlerinin yapıldığı bir işlemler zinciri. Bina performans analizinden sonra biz bir binanın güçlendirilmesi gerekiyor mu, gerekmiyor mu? Ona karar verebiliyoruz. Diyelim ki, bina güçlendirilmeye karar verildi. Bina Performans Analizinden aldığımız değerleri, modellerimizi ve analiz sonuçlarımızı hangi güçlendirmede hangi yöntemleri seçeceğimizi belirleyip ona göre bir karar alıyoruz. Kimi zaman bu betonarme dediğimiz kolon mantolama, perdeleme takviyeleri kimi zaman da çeliklerle ilgili takviyeler ya da kullanım ihtiyacına göre de karbon fiber ile malzemeler var. Tabi bunlar bir bütün olarak ele alınmalıdır. Her binada farklı ya da birlikte kullanılan teknikler uygulanabilir. Eğer binanın güçlendirme maliyeti örneğin kamu binaları için yüzde 40’nı aşıyorsa o zaman binanın güçlendirilmesinin de elbette bir anlamı kalmıyor.
“BİLİM VE TEKNİK NEDEN VAR?”
Elbette bu işlemler çok dikkat gerektiren ve yetkin mühendislik gerektiren süreçler. Ancak yapının taşıyıcı sistem elamanlarının bir veya birkaçına müdahale edilerek az maliyetle güçlendirilebilecek binalar varken, orta hasarlıların hepsini yıkalım demek doğru değil daha doğrusu bilimsel ve teknik bir söylem değil. Kaldı ki barınma sorunu büyük bir sorun ve zaten var olan barınma sorununu daha da arttıracak bir tutum. Hepsini yıktınız peki vatandaşlara hak sahipliği noktasında ne önereceksiniz? İnsanlar ne yapacak? Yerine aynı değerleri şartları sağlayan konutları sağlayabilecek misiniz? Biz yönümüzü bilime ve tekniğe dönelim diye her defasında dile getirirken yine, ‘Ben dedim, bu olacak’ mantığından artık vazgeçmemiz gerekmiyor mu? Alınan kararların bilimin ve tekniğin ışığında bir takım değerlendirmeler sonucu ve gerekliliği açıklanarak alınması gerekir. Ülkemizin yerleşim politikalarının fiziki planlanmasının hazırlanması, afet etkilerine dayanıklı yapım sistemlerinin stratejisinin geliştirilmesi ve ilgili kanun ile yönetmeliklerin afet risklerini azaltma odaklı olarak gereği gibi uygulanması bizi sağlıklı ve güvenli yaşam mekanlarına sahip olma amacına ulaştıracaktır.”