Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilişkilerini geliştirmiştir. Bu ilişkilerin gelişmesinde oldukça çetin bir süreç izlenmiş ve Türkiye, ABD ve Batı’nın desteğini almak zorunda bırakılmıştır. Türkiye ABD ilişkileri, 5 Haziran 1964 tarihinde ABD Başkanı Johnson tarafından gönderilen mektup (Johnson Mektubu) ile olumsuz bir seyre dönüşmüştür. ABD’nin Kıbrıs sorununda aldığı Türkiye karşıtı tavır, Türkiye’de ABD karşıtı gösterilere dönüşmüştür. Yine 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında uygulanan “Silah Ambargosu” iki ülke arasında gerginliği artırmıştır.
ABD ve Türkiye ilişkileri 12 Eylül 1980 sonrası dönemde bir süreliğine düzelmesine rağmen Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Irak ve Balkanlardaki gelişmeler Türkiye’nin tehdit algılamasını Kuzey’den Güney’e ve Batı’ya kaydırmıştır. Özellikle son dönemlerde Irak, Suriye ve Doğu Akdeniz’de meydana gelen gelişmeler Türkiye’yi iyice çevrelemiştir. Bu çevreleme ise özellikle ABD ve Batılı devletler tarafından söz konusu yerlerde üsler kurarak, Türkiye’nin güvenliğini tehdit edecek politikaların izlenmesi suretiyle yapılmaktadır.
ABD’nin Soğuk Savaş döneminde Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada kurduğu üslerin faaliyetleri, Soğuk Savaş sona ermesine rağmen devam etmekte ve bugünlerde bu üslere farklı yerlerde yenileri eklenmektedir. Daha önce kurulanlar ve yeni eklenen üslerin bulunduğu yerler incelendiğinde oldukça ayrıntılı ve kuşatıcı bir stratejinin uygulandığı görülmektedir. ABD, bu bölgedeki üslerinin bir kısmında askeri kuvvet bulundururken, bir kısmını ise dinleme istasyonları şeklinde oluşturarak, sanayi casusluğu, sinyal istihbaratı ile dinleme ve propaganda faaliyetleri icra etmektedir.
ABD, Kıbrıs adasında da Ayios Nikolaos ile Agrotur dinleme üslerini kurmuştur. Bu üslerde askeri amaçlı dinlemelerin ötesinde sanayi ve ticaret casusluğu ve tele kulak operasyonlarına varacak şekilde dinlemeler yapılmaktadır.
Güney Kıbrıs Rum Kesimi topraklarında bulunan Olimpos Dağı’nda kurulan Project Sandra over the Horizon Radar istasyonu ABD’nin ve İngiltere’nin en önemli göz ve kulaklarından biridir.
ABD Türkiye ve Rusya’yı kuşatmak için Doğu Akdeniz’deki artan gerilimden faydalanarak, tarihsel süreçte yaptığı gibi Türkiye’ye karşı her zaman Yunanistan’ın yanında tutum sergileyerek, Yunanistan’ı bir üs haline getirmektedir. Yunanistan’la Batı Trakya’da Türklerin yoğun olduğu İskeçe Kayalar’da ortak tatbikat düzenlemesi, Dedeağaç’ta üs kurması, donanmasının en büyük gemilerinden birini Girit adasına demirlemesi yeni dönemde ABD’nin bölge üzerindeki niyetini ortaya çıkarmaktadır.
ABD, Kıbrıs ve Yunanistan’la sınırlı kalmayarak Ortadoğu’da meydana gelen olaylar ve DAEŞ ile mücadele kapsamımda özellikle Suriye’de birçok üs (yaklaşık olarak 12 üs) kurmuştur ve kurmaya devam etmektedir. Bunlardan bazıları askerlerin bulunduğu üsler iken bazıları ise uçak ve helikopterlerin iniş kalkış yaptığı hava üsleridir.
Bütün gelişmeler ve Türkiye’yi adeta çevreleyen bu üsler Türkiye’nin son dönemlerde dış politikada uyguladığı aktif stratejinin ABD ve Batılı devletlerin amaçlarına aykırı olmasından kaynaklanan memnuniyetsizliğin yansımasıdır. Türkiye, Doğu Akdeniz’de ABD açısından güvenilmez bir müttefik haline gelmeye başlamıştır. Dolayısıyla ABD bölgedeki askeri gücünü önümüzdeki dönemde Yunanistan’da ve Güney Kıbrıs’ta yoğunlaştırmaya çalışmaktadır. Türkiye’yi kuşatan ABD üsleri, Yunanistan’ın gerginliği tırmandıran politikaları sonucunda muhtemel bir Türk-Yunan çatışmasında ABD’nin alacağı tavrı açıkça ortaya koymaktadır.