Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan, 2021 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında TBMM Genel Kurulu’nda MHP Grubu adına söz alarak Standardizasyon eğitiminin Milli Eğitim müfredatlarına entegre edilmesi gerektiğini gündeme getirdi.
Türk Standartları Enstitüsü bütçesi üzerine konuşan Milletvekili Taşdoğan “Ülkemizin göz bebeği kurumlarından Türk Standartları Enstitüsü 66 yıldır Türk Sanayisine bu anlamda değer katan, inovasyon faaliyetlerini sürdürmesi ve az maliyetle yüksek kalitede üretim yapmasını sağlaması açısından öncüdür. Bu faaliyetleri sonucunda ülkemizin rekabet gücünü artırmak, ulusal ve uluslararası düzeyde ticaretini kolaylaştırmak ve toplumun yaşam düzeyini yükseltmek amacıyla hizmet vermektedir. Günümüz küresel ekonomik düzeninde mal ve hizmetlerin ülkeler arasında dolaşım hızının artması ile birlikte; ticarette standart, test ve belge anlayışında tek’li yaklaşım tüm dünyada hızla benimsenmiştir. Özellikle Covid 19 Pandemisi sonrasındaki süreçte, üretimin standartlara uygunluğu tek başına yeterli olmayacağı gibi, bu durumun belgelendirilmesi, belgelendirme için inceleme ve muayene hizmet süreçlerinde de ciddi yapısal değişikliklere ihtiyaç duyulacaktır. Bu noktada standardizasyon uygunluk ve değerlendirme konusunda TSE’nin yeni projeksiyon üretme gerekliliği oluşacağını düşünmekteyiz” ifadelerini kullandı.
Ülkemizin dijital standartlarını geliştirmesi ve yaygınlaştırması için yeni bir çözüm önerisi sunan Gaziantep Milletvekili Muhittin Taşdoğan, “Kaliteden beslenen sürdürülebilir bir ekonomik yapının kurulması standardizasyon eğitiminin mevcut eğitim sistemine entegre edilmesi ve yeni eğitim programlarının geliştirilmesine bağlıdır. Aksi takdirde bu durum Standart ve standardizasyon hakkında bilimsel bilginin ve uzmanlaşmış personelin eksik olmasına, dolayısıyla milli kaliteyi – küresel kalitenin gerisinde bırakmaya mecbur bırakacaktır. Bunlarla ilgili olarak Çin örneği bizim için çok açıklayıcı olacaktır. Öyle ki 90’lı yıllarda hepimizin hatırlayacağı gibi Çin çok ciddi ürün kalite sorunları yaşamaktaydı. Çin bunun üzerine geliştirdiği Ürün Kalitesi ve Standardizasyon Eğitim programlarının eğitim sistemine eklenmesi sonucu bugün bu problemi büyük oranda bertaraf edebilmiştir. Çin’in şuan bu anlamda hangi seviyeye ulaştığına ve teknolojik çıktılarına hepimiz yakından şahit oluyoruz. Standartları geliştirecek, uyarlayacak, yorumlayacak, uygulayacak, yönetecek ve kalite sistemlerini kuracak insan kaynağının yetiştirilmesinin zamanla Milli kalite kültürünü de oluşturacağı düşünülmelidir. Ekonomiyi bilimsel bilgi, kalite ve yetkin insan kaynağıyla sürdürülebilir kılmak için standardizasyon eğitiminin Milli Eğitim programlarına hem entegre edilmesi hem de yeni programların açılması yararlı olacaktır. Sonuç olarak, standardizasyon üzerine branşlaşmış mesleki lise, bölüm, fakülte ve üniversite kurulmalı ya da mevcut bölümlere uygun standardizasyon dersleri eklenmelidir. Ayrıca geçecek sürede zarfında yurt dışına çeşitli öğrenci değişim programları aracılığı ile veya direkt olarak lisansüstü ve doktora seviyesinde öğrenci göndermek suretiyle bu konuda standardizasyona dair nitelikli iş gücü ve bilimsel bilgi kaynağına önemli katkılar yapılabilir. Böylece, kalite gelişimi ve dönüşümü bilime ve profesyonelliğe dayandırılabilir. Çünkü Dünya’da Dijital Dönüşüm ve gelişim, aşama itibarıyla yeni bir versiyona geçmiş durumdadır. Ülkemizin küresel pastadan payına düşeni alabilmesi için kendi dijital standartlarını geliştirmesi ve yaygınlaştırması gerekmektedir. Özellikle milli imalat sanayinin güçlü yönlerini öne çıkaran standartlar küresel pazar payının dağılımının lehimize sonuçlanmasını sağlayabilir. İnsan gücümüz milli cevherimizdir. Türk Milletinin evlatlarının; Feraseti, irfanı, marifeti ve aklı bunu başaracak güce sahiptir. Yaşadığımız coğrafi, sosyal ve siyasal meselelerin ve milletimize dayatılan kaderin yırtılıp atılması için bu fırsatı kaçırma veya ıskalama lüksümüz kalmamıştır” şeklinde konuştu.