Hakan Esen


SİNİR BOZUMU

Sabahın ilk ışığıyla başlıyor; sorumsuzluk, vurdumduymazlık, bencillik ve de saygısızlıklar…

Henüz saat 06:00 bile değil!
Klakson sesleriyle açıyorum gözlerimi…
Bazı kendini bilmezler, hasta mı var, yaşlı mı var demeden basıyor klaksona.
Daha bu ne ki!..
Mesele ayağını kapıdan dışarı attıktan sonra başlıyor. İşe gitmek için otobüs durağına doğru yürümeye çalışıyorum. Yürümeye çalışıyorum çünkü yollarda ve kaldırımlarda ilerlemek o kadar sorun haline geldi ki.
Lokantacı atmış masayı sandalyeyi müşteri ağırlıyor, giyim mağazası vitrini gibi kullanıyor.
Yola inmesen ilerleyemeyeceksin. Kazayla en ufak bir eşyasına çarpsan, “Hoop kardeşim kör müsün?“ Kaldırıma araç park edenler ise cabası vatandaşın yürümesi için yapılan kaldırımlar adeta oto parkı andırıyor. Vatandaşlar kaldırımı bırakmış yollarda yürüyor… Neyse güç bela otobüs durağına ulaşıyorum.
Peş peşe otobüsler ve dolmuşlar gelmeye başlıyor.
Sen de elli, ben diyeyim yüz tane yolcu.
Nasıl da sığdınız oraya?
O sırada kapı açılıyor. Kiminin kolu, kiminin bacağı, kiminin kafası birbirine karışmış. İğne atsan yere düşmez. Diyorsun ki ya bunun neresine bineceksin? O sırada otobüsü süren beyefendinin sesi yükseliyor.
“Beyler arka tarafa doğru ilerleyin. Bi sürü yer var”
Ey kendini bilmez adam; nerede yer var ve nereye ilerlesinler. Durakta var 5 -10 tane yolcu.
Hayatta sığmaz bunlar da ne?
Durakta yolcu kalmamış ve hepsi girmiş otobüse. İte kalka bende biniyorum otobüse.
Katlanmak zorundayım çünkü işe geç kalacağım. Ayaklarım yere basmıyor kalabalıktan.
Bir omuzumda bir çene, diğer omuzumda bir kafa yol alıyoruz. Bu manzara tüm duraklarda oluyor. Bu insanlar nereye nasıl sığıyor anlayamıyorum. Tüm bunlar yetmezmiş gibi birde klimaların çalışmaması adeta, insanı çileden çıkarıyor ..
Tabi ki standart hale gelen turuncu otobüslerin beykent yokuşunda arızalanması içi anlatılmaz yaşanır. Tarihi geçmiş otobüsler  kendilerini taşıyamazken yüzlerce yolcuyu taşımaya çalışıyor.
Neyse ki güç bela ineceğim yere varıyorum etrafımdan geçen insanlar hep asık suratlı insanlar.
Her an kavga edecek gibi birbirlerine bakarak yürüyorlar yollarda. İnsanlar mutsuz huzursuz!
Ekonomik kriz endişeleri yansımış yüzlerine, artık yazmak istemiyorum. Bunları yazmak bile geriyor insanı. Nasıl olsa değişen bir şey yok ve olmuyor.
Zengin değilsen ve araban yoksa çekeceksin kardeşim bu şehir kabadayılarını. Dağ başı kanunu uygulatmak isteyen birkaç kendini bilmezi çekeceksin. Nasıl olsa bu şoförlere dur diyen yok!
Kim dur diyecek?

Bu Yazıyı Yorumlayın..

Köşe Yazarlarımız

Meltem Etoğlangil

Erzincan altın madeni kazası

Babı Şefkat Nur

Ve yalnızca Sen’den yardım dileriz.” (Fatiha,5)

Leyla Gevrek

Kendimi Arıyorum

Yusuf Soner Erdem

Farkımız Ne?

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe

TÜRKİYE’Yİ ÇEVRELEYEN ABD ÜSLERİ

Tuğba Zehiroğlu

BİTSİN ARTIK

Ziynet Yıldırım

ÖLDÜRMEYECEKSİN

Facebook

Twitter

Anketler

Sitemizi yararlı buluyor musunuz?

Anket Sonuçları

Yükleniyor ... Yükleniyor ...