Yusuf Soner Erdem


İSLAM İKTİSADI

Bugün toplumumuzun ve yakın çevremizin büyük bir çoğunluğunun İslam’a inanan insanlardan oluştuğunu düşünerek İslam iktisadında paylaşma üzerine kısa bir giriş yapmak istedim.

İslam ekonomisi denince aklınıza kazançtan, kârdan, ticaretten ve teknolojiden uzak erkeklerin omzunda heybe ile dolaştığı, kadınların çarşaf giyip eve kapandığı durgun ve baskın bir düzen aklınıza gelebilir, çünkü böyle anladık, zorlandık ve böyle öğrendik. Aksi durumda sadece sermaye sahiplerine hizmet eden, zenginliği azınlık bir gruba sunan, bizleri tüketime bağımlı kılan kapitalizmin kurallarını nasıl kabul edebilirdik ki.

İslami ekonomi; insanları kapitalizmin faiz kuyusundan, liberalizmin hayvani serbestliğinden ve komünizmin tembel ve amaçsız varoluşundan kurtararak faizin haram kılındığı, paranın fiyatlanmadığı dolayısıyla enflasyon probleminin oluşmadığı bir ekonomik sistem vadetmektedir.

İslam iktisadı her bireyin ayrı ayrı yararını gözetirken toplumun zararına neden olan strateji ve politikalara da yasak getirmiştir. ( stokçu- luk, fahiş fiyat ve karaborsa vb. )

Üretimi ve  ticareti ön plana alan, israf lafzıyla tüketim çılgınlığını sınırlayan ve zekat şartıyla sosyal adaleti ilke edinen inanca sahip bir toplumun ferdi olmak hepimize ayrıca bir sorumluluk yüklemektedir.

İşte bu sorumluluk inancımızın temelinde yatan adalet ve paylaşım ( zekat ) ilkesidir. Bu ilke inanıyorum diyen herkes için uyulması gereken öncelikli kural olmalıdır. İnandığımızdan şüphe duymuyorsak kurallarına riayet etmekte de asla tereddüt etmemeliyiz.

Devletimiz her ne kadar kapitalizm kokan ekonomik sisteme uyumlu yönetim tarzını benimsemiş olsa da bu bizlerin birey olarak İslam ilkelerine uymamıza engel değildir.

Özelliklede içinde bulunduğumuz kriz döneminde ve ramazan ayına yaklaşırken zekat müessesinde titiz davranılması çok önemlidir. Zira zekat bir tavsiye değil, nisabı uyanların vermesi şart olan bir ibadettir yani farzdır ve zorunludur.

Dar gelirlilere yapılan bu transferin önemi ve katkısı çok büyüktür.  Hızla piyasaya dönen bu yardımlar ekonomik olarak hareket ve canlılık kattığı gibi veren için de manevi bir servet ve kazanç temizliğidir.

SESRIC’e göre İslam dünyasının zekat potansiyeli 10 trilyona dolar, Katılım Bankaları Birliğine göre de Türkiye’nin zekat potansiyeli ise 55 milyar dolar seviyesinde hesaplanmıştır. Bu miktar ülkemizin en zengin %20’lik kesiminin kazancına oranı sadece %2 oranında olduğu belirlenirken doğru ve tam yerine getirildiğinde en düşük gelire sahip %20’lik kesimin gelirini yüzde elli civarında artıracağı hesaplanmıştır.

O halde niçin yoksulluk var, krizler neden çıkıyor??

Bu miktarlar İslam iktisadının belirlediği nisaba göre hesaplanmıştır, tek bir ilkesi bile bu kadar mükemmel iken bizler çok hasis davranışlar içerisindeyiz.

Hesap belli, emir kesin, uygulama basit !! Hepimizin bizde bekleyen bu emaneti sahibine eksiksiz ve riyasız teslim etmemiz gerektiğini biliyor ve diliyorum. Saygı ve sevgilerimle…

Bu Yazıyı Yorumlayın..

Köşe Yazarlarımız

Meltem Etoğlangil

Erzincan altın madeni kazası

Babı Şefkat Nur

Ve yalnızca Sen’den yardım dileriz.” (Fatiha,5)

Leyla Gevrek

Kendimi Arıyorum

Yusuf Soner Erdem

Farkımız Ne?

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe

TÜRKİYE’Yİ ÇEVRELEYEN ABD ÜSLERİ

Hakan Esen

Bayramınız Bayram Olsun

Tuğba Zehiroğlu

BİTSİN ARTIK

Ziynet Yıldırım

ÖLDÜRMEYECEKSİN

Facebook

Twitter

Anketler

En Çok Beğendiğiniz Haber Sitesi Hangisi?

Anket Sonuçları

Yükleniyor ... Yükleniyor ...