Bitti demeden bitmiyor!
Ayrıldım demekle ayrılmıyorsun.
Sevmiyorum demekle sevmekten vazgeçmiyorsun.
Gözlerini kapatınca kör olmuyorsun.
Uzaklaşınca uzağa gitmiyorsun.
Bir şeyleri ağzından çıkarmakla yapamıyorsun. Dilin ayrı oynuyor için ayrı haykırıyor.
Engellemekle engeller konuşmuyor.
Özlemedim demekle özlenmiyor ya…
Oldum deyince olunmuyor.
Hamım demekle ham kalınmıyor.
Öldüm demekle ölünmüyor.
Bazen sözler kifayetsiz kalıyor. Sözler duyguları yansıtmıyor. Söylüyorsun kırmak için ama demekle bir şeyler olmuyor. O anki sinirini çıkartıyorsun sadece ama duygularının tercümesi o an söylediklerin değildir.
Zamanla hayatına üzülüyorsun, denmeyecek edilmeyecek sözler söylüyorsun. Hak etmediğini bile söylüyorsun işte.
Sevdiğinden çıkarıyorsun kinini, nefretini, öfkeni, acılarını…
Sana yaşatılan acıları bazen sana yaşatmayandan ne güzel de çıkartıyorsun. Suçluları es geçip suçsuzları günah keçisi ilan ediyorsun.
Gönlüne küsüyorsun asıl gönlünü üzüyorsun. Yapmaz dediklerini yapınca asıl yapmayanları yapmış gibi görüyorsun.
Bu nedir böyle bu nasıl bir vicdansızlık?
Nasıl bir dünya anlayışı nasıl davranma şekli bu?
Nasıl bir hukuksuzluk bu nasıl hiyerarşi? Hak edenlerin hükmünü hak etmeyenlere yüklüyorsun.
İnsan, sevdiğine kırılıyor sevdiğini üzüyor. Seni en çok mutlu edeni yine en çok sen üzüyorsun.
Doğa mıdır kanunu mudur yoksa yaratılış fıtratı mıdır?
Üzülüyorsun işte ciğeri beş para etmezler için heba ettiğin yıllara. Yıllara hesap soruyorsun neden diye?
İnsan özüne yediremiyorsun işte. Acılı sancılı geçen saniyeler ömür gibi geliyor insana.
Evet, dediğim gibi Bitti demeden bitmiyor!
Ezcümle, yaşadığımız her anın bir imtihan olduğunu unutmamak dileği ile…