BUNLARIN NERESİNDE
MİLLETE MUHABBET VE MİLLET İÇİN HAMİYET?.. ESEFÂ!..
(Sünûhat)
Konunun başında Bediüzzaman (r.a) hazretleri;
"Mutaassıplara hücum eden Avrupa’nın kâselisleri,
her biri yüz mutaassıp kadar meslek-i sakîminde mutaassıptır.
Bunlardan birisi Shakespeare medhinde ettiği ifratı,
şayet bir hoca o ifratı Şeyh Geylânî medhinde etseydi, tekfir olunacaktı."
(Sünûhat)
diyerek, müslamanları taassup ve bağnazlıkla suçlayan
Batı denilen batılın vicdanı kör hayranları, hiçbir ahlâki etik sahibi olmayan,
hep evlilik dışı ilişkileri
veya isyankar ruhları konu alan eserler yazan,
kendi inancına bile aykırı olan bir yazarı
körükörüne medhetmenin asıl bağnazlık olduğunu,
halbuki hakiki bir edeb ve fazilete,
bütün toplumların örnek alacağı bir şahsiyete sahip,
bir islam Müçtehid ve müceddidi olan Şeyhi Geylani hz.(r.a) İçin bu medhiye yapılsa,
çok yerinde olduğu halde,
övgüyü yapan kişinin hemen tekfir edilip dışlanacağını
ve bağnazlıkla suçlanacağını ifade etmektedir..
"Heyhat! Bunların neresinde millete muhabbet ve millet için hamiyet?
Esefâ!
Heyet-i içtimaiyeyi faaliyet ve harekete götüren çok ukde-i hayatiyelerden,
inkişafa başlayan yalnız fikr-i edebiyat,
bahusus şâirâne,
müfritâne,
edepşikenâne,
hodpesendâne olan fikr-i hiciv arzu-yu tahkirdir…
te’dib-i hakikîye karşı edepsizliktir ki, birbirine saldırıyor!..
(Sünûhat)
Heyhat!.. Esefler olsun ki, Hamiyet-i diniye ve milliye,
yani islama ümmete ve millete karşı hamiyet
ve muhabbet yerini gösteriş
ve riyaya, Asya münafıklarının fitne dolu milliyetçiliğine düşürmüştür!..
Sözde medeniyet ve cemiyet, edebi fikir ve eserler,
özellikle aşırı, edepsiz, nefsani bir ifadeyle hakaret ve tahkir silahıyle :
“Birbirinizi gıybet etmeyin (arkadan çekiştirmeyin)!” (Hucurât,12.)
ayet-i Celile’sinin edebi emrine muhalif bir şekilde birbirlerine edepsizce saldırıyorlar!..
"Fakat millete ve İslâmiyete karşı olan târizat-ı zımniyelerini
o kâselislerin yüzlerine çarpmakla beraber,
onlar birbirine karşı dinsizcesine
hiciv ve terzilleri ise,
kimbilir belki müstehaktırlar düşünüp, deyip geçmekle iktifa ederiz."
(Sünûhat)
Bağnazlıkta ileri gitmiş çanak yalayıcılar,
en hafif bir tabirle bu dalkavukların,
Ümmet’e ve İslam’a karşı düşmanlıkları her ne kadar büyük olsa da;
”… Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir.
onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır.
Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.”
-(Haşr,14) ayetinin beyan ettiği gibi,
hiçbir din bağını gözetmeksizin birbirine karşı ayak oyunları,
birbirine yakıştırdıkları kötülemeleri, bu duruma müstehak olduklarının kanıtıdır!..