Yusuf Soner Erdem


ESKİYLE YARIŞI BIRAKALIM

2018 yılında tehlike sinyali veren 2020 yılı başlarından itibaren de aralıksız yükselişini sürdüren enflasyon rakamları ocak ayında %11,1 olarak hesaplanırken yıllık enflasyon % 48,69 ile yirmi yılın zirvesini gördü. Raf fiyatları iyiden iyiye göz kamaştırırken maaş ve ücret artışları da piyasa gerçekliğinin gerisinde kalınca alım gücü düşmeye başladı.

Bununla yansıra akaryakıtta yapılan zamlar, yükselen doğalgaz fiyatları ve hesapsızca (lakayt) uygulanan tarife (kota) ile artan elektrik faturaları üst üste gelince haliyle sitem etmemek elde değil.

Bunların bir kısmı (enerji) için dünya genelinde oluşan hareketlerden kaynaklandığı kaçınılmaz bir gerçek olsa da orda esen rüzgarın burada fırtınaya dönüşmesine engel olmalı “tedbirlerimizi kar yağmadan almalıyız”! ( fed faizi artırmadan-küresel emtia fiyatları tavan yapmadan-kripto para piyasayı sarmadan)

Bir önceki “ adil-paylaşım-olmazsa-olmaz “ yazımızda değinmeye çalıştığım farklı ilgi alanlarımız bizi yine atalete sürüklüyor. Yukarıda saydığım örnekler her gün bizlerin sohbet konusu olurken, siyasilerimizin, bürokratlarımızın ve hatta muhalefetimizin aklı fikri seçilecek başkanın kim olması gerektiğinde, bir yıldır konuşuyor seçime de hala bir buçuk yıl var!!! (Beş yıllık seçim döneminin 3 yılını böyle geçirdik.)

Her program, her oturum, her açılış seçim tartışması var peki ekonomide ki sıkıntıları, yaşanan zorluğu, enflasyonun nasıl düşeceğini, faizin kaç olması gerektiğini, seçimle bunların düzelip düzelmeyeceğini ne zaman tartışacağız ve kim tartışacak, biz neden bu kadar seçim konuşmayı seviyoruz. Seçim yapıldığı gün gelecek seçimi düşünüyor bütün enerjimizi harcayıp yoruluyoruz.

Artık hem iktidarımız hem muhalefetimiz halkla birlikte aynı konuyu aynı frekansla konuşmalıdır, hiç bir seçmen açık oturum dinleyip oy vermiyor, seçmen markete göre, akaryakıta göre, dövize göre, enflasyona göre oy veriyor yaşam kalitesini kim yükseltiyorsa ona göre oy veriyor.

Yoksa bu kadar önemli bir problemi bir iki toplantı, birkaç duyuru veya biraz teşvikle halledilemeyeceğini bilmemiz gerekiyor? Yirmi yıldır tek başına iktidar olan hükümetimiz artık eskilerle yarışmayı bırakarak parkura kendini koymalı ve yarışı kendiyle yapmalı.

Aksi halde ( 2001 yılı ENF: %68, GSYİH: 200 milyar $, Dış Tic: 72 milyar $, G.Faiz: 7500 ) her sayısal veri başarı olarak yansımaktadır. Artık yeni Türkiye varsa eskiyi kenara alalım bir dönem gerçekleştirilen başarılı politikaların bizi durgunluğa ve rehavete sürüklemesine müsaade etmeyelim.

Şuan yaşanan ekonomik problemleri sadece uzmanlar değil aklı başında her birey görmüş, tespit etmiş ve yaşamıştır. Geriye kalan ise hükümetimizin bu problemlerin çözümü için yoğunlaşması, piyasaya yansıtması ve fiilen de bizlere hissettirmesidir.

Bunun en büyük göstergesi merkezi ve yerel yönetimler ile piyasanın baş aktörü olan tüsiat, müsiad ve tüm oda ve birlikler çözüm için bir araya gelmesi elini taşın altına koymasıdır. Çözüm ancak bütündedir.

Bir sonraki yazımızda Türkiye’nin ekonomik konjonktüründe sebep-sonuç İlişkisini iktisat teori ve kanunlarıyla değerlendiremeye çalışacağız.

Herkese saygı ve sevgilerimle sağlıcakla kalın.

 

Bu Yazıyı Yorumlayın..

Köşe Yazarlarımız

Meltem Etoğlangil

Erzincan altın madeni kazası

Babı Şefkat Nur

Ve yalnızca Sen’den yardım dileriz.” (Fatiha,5)

Leyla Gevrek

Kendimi Arıyorum

Yusuf Soner Erdem

Farkımız Ne?

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe

TÜRKİYE’Yİ ÇEVRELEYEN ABD ÜSLERİ

Hakan Esen

Bayramınız Bayram Olsun

Tuğba Zehiroğlu

BİTSİN ARTIK

Ziynet Yıldırım

ÖLDÜRMEYECEKSİN

Facebook

Twitter

Anketler

Sitemizi yararlı buluyor musunuz?

Anket Sonuçları

Yükleniyor ... Yükleniyor ...