Aşk; üç harfli bir kelime ama bilene her harfinde neler yüklü.
Sevgi, cesaret, özlem, hasret, yürek ve daha neler neler…
Günümüzde aşkı gençler günlük yaşıyor.
Deyim yerindeyse, hergün yeni birine aşık oluyorlar.
Nerede kaldı “Leyla ile Mecnun” aşkı.
Nerede kaldı “Kerem ile Aslı,” , “Ferhat ile Şirin.”
1692 yılında Ahmed-i Han’ın tarafından kürtçe yazılan “Memu Zin” ‘in dillere destan aşkı.
Aşk ile ilgili ne destanlar yaşandı ne hikayeler anlatıldı.
Bazen dinlerken hüzünleniyoruz.
Bazen okurken gözlerimiz nemlenir.
Geçmiş geçmişte kaldı diyerek bugünün aşkını şimdiki tanımıyla anlatalım.
Seviyorum diyerek aşk yaşanmaz!
İçten gönülden seveceksinki, AŞK olsun sevda olsun.
Elini hiç bırakmıyacaksın, yüreğinden düşürmüyeceksin.
Gecenin bir vakti uyandırıp özledim diyeceksin.
Bir yıldız kaydığında dileğin ona kavuşmak olmalı.
Saatlerce onu görebilmek için gerekiyorsa yürüyeceksin.
Dürüst olacaksın, mert olacaksın ölene kadar…
İki yalanla kandırdım diye kendini bir halt sanmayacaksın öyle.
Elini tuttuğunda herkese meydan okuyacaksın.
Önce aşk yaşayacak kadar yüreklimisin diye kendine soracaksın?
Seni seviyorum demekle sevgi, aşk olmaz.. Gerçekten yüreğinle seveceksin.
Gözlerine bakarak birlikte yaşlanalım mı? Diyecek kadar yürekli olacaksın..
Ağlıyorsa sarılıp ağlayacaksın.
Sevmek öyle basit değil anlayın işte.
Seviyorsan uğrunda her şeyi göze alacaksın.
Her şeyi paylaşacaksın…
Aşkın gözü kör mü, ayağı topal mı bilinmez.
Ama her daim AŞK olsun.