Ahmet Yesevi Divan-ı Hikmeti’nde “Aşka düştün, ateşe düştün, yanıp öldün; Pervane gibi candan geçip kor ateş oldun” derken ya da Şems-i Tebrizi Mevlana’ya; “Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim. Gör bakalım ateş mi seni yakar sen mi ateşi; Aşk diye tekrarladım Aşk ateşte yanmaktır. “ derken tam olarak bunu mu kastediyordu? Bir kadını öldürüp ateşlere atıp gerçekten yakmak mıydı? Yüce bir duygu olan, yaratılış sebebi olan aşk maşukunu nasıl olur da dünyalık ateşe atardı? Bir cümlede eski sevgili ve öldürülmek kelimeleri yan yana kullanılabilir miydi? Kadınlar ölüyor yeryüzünde ve adına sevgi diyebilecek kadar alçalabiliyor öldürenler… Seviyoruz öldürüyorlar, sevmiyoruz öldürüyorlar, evleniyoruz öldürüyorlar, boşanıyoruz öldürüyorlar, kıskanıyorlar öldürüyorlar… Kısacası öldürüyorlar… Günden güne daha da hunharca öldürüyorlar! Kendilerince sebepler uyduran yüreği aşktan sevgiden bihaber insanlar, öldürülen kadın için zanda bulunan bir kitleyi de arkasına alarak hiç durmadan öldürüyorlar. Daha önceki yazılarımdan birinde bizi kendi türümüzden kim koruyacak demiştim. Şimdi de bizi seven insanlardan bizi kim koruyacak diye eklemek istiyorum. Sahi biz kadınlar artık kendimize eş seçerken ya da biri tarafından sevilmek isterken nelere dikkat etmeliyiz? Hayat bu ya hani olur da anlaşamazsak ve ilişkimizi bitirmek istersek seçtiğimiz o kişinin bir canavara dönüşmeyecek biri olup olmadığını nasıl anlarız? Hayatımıza kimseyi almadan yaşamak istesek bile tek taraflı ısrar mağduru olmaktan nasıl koruyabiliriz kendimizi? Sosyal medyadan durumu sadece kınamaktan başka ne yapabiliriz hemcinslerimiz için ya da kendimiz için? Yan yana uyuyup, çocuklarının doğumunda birlikte gülen insanların düşmana dönüşüp birbirlerinden öldüresiye nefret eder hale gelmelerine sonra da öldürmelerine seyirci mi kalacağız böyle? Ne yapabiliriz diye soranlara naçizane bir önerim var; şuan başını okşadığımız evlatlarımız geleceğin merhametli insanları ya da canileri olacak. O yüzden şimdiden başlayalım şiddete engel olmaya… Çocuklarımıza aşağılamadan, yormadan, kırmadan, incitmeden sevmeyi öğretelim. Reddedilmenin de normal olduğunu ve bu durumun getirdiği ruhsal sıkıntılarla başa çıkmayı öğretelim. Gerçek sevginin yok etmek değil çoğaltmak olduğunu anlatalım. Eğer bizler şimdi bunu başarırsak çok değil birkaç sene sonra genç kız olacak yavrularımıza onları seven, koruyan sevgililer büyütmüş olacağız ve bu sosyal medyada paylaşım yapmaktan çok daha büyük ve kalıcı… İşte sadece o zaman kadın cinayetlerini unutmamış ve unutturmamış oluruz.