Değerli okurlarım uzun zamandır yazamıyorum ancak yazamamamın o kadar tatlı bir sebebi var ki… Pamuk gibi elleri , boncuk boncuk bakan gözleri ile beni benden alan ve şimdiye kadarki ömrümde tefekkürün en güzel hali olan bir mucize ile beraberim. Bir bebeğin anne karnında oluşması sonra doğumu ve büyümesi her şey o kadar meşakkatli ve bir o kadar da güzel duygular ki bunu kelimelerle ifade edebileceğimi sanmadığım için yazamadım. Bir de benim gibi yazmayı seven insanların ortak bir özelliği vardır. Mutlu zamanlarında yazmayı pek beceremezler. Canlarını ne sıksa ya da ne zaman duyguları dolup taşsa o zaman kaleme sarılırlar. Yazma sebebim yine içimin yanar gibi acıması.
Güzelliklerini anlatmaya kelime bulamadığım, nereye yatırsam da canı acımasa dediğim minicik bedenlerin asfaltta kanlar içinde olması içimin dökülmesine sebep olan.. Resimlerini, videolarını görüyorum. Annelerini görüyorum ve burada kilometrelerce uzaklıkta kemiklerim kırılıyor, etlerim lime lime koparılıyor gibi hissediyorum. İnsanoğlunun bitmeyen dünya sevgisini anlayamıyorum. Hep derim en büyük düşmanımız kendi ırkımız diye… gerçekten de en insanın kurdu yine bir insan! Belki de hiçbir zaman anlamayacak insanoğlu. Neye sahip olursa olsun rızkında olan kadar yiyip içip gezebileceğini. Binlerce evi olsa da sadece birinde oturacağı, binlerce yatağı olsa da tek bir yatakta yatacağı, önüne dünyanın tüm nimetleri döşense bile sadece midesine sığacak kadar yiyebileceğini ve yolun sonunda iki metrekarelik mezarın içine sığmak zorunda olduğunu… Din adı altında yapılan katliamın aslında en büyük günah olduğunu… Allah kullarına defalarca peygamber gönderdi hepsinde aynı şeylerden bahsediliyordu. Öldürmeyeceksin , kimseyi kırmayacaksın, üzmeyeceksin, çalmayacaksın diyordu. Ama biz hep yanlış anladık. Başımızın içindeki kirli düşünceler kimsenin umrunda değildi ama baş örtümüz herkesin kesin çizgisiydi. Haram yemek sol elle yemek yemekten daha az ilgi görmüştü. Herkes cennete gitmek için kendi gibi inanmayan düşünmeyen birini öldürdü. Çok önceleri bir film izlemiştim. OrdaTanrı ile konuşan adam bir söyleşide konuşuyordu. Seyircilerden biri “ Tanrı şu an burda olsa bize ne söylerdi ? “ diye soruyor. O da “ Hepiniz beni yanlış anladınız derdi “ diyor. Gerçekten hepimiz yanlış anladık…