Ziynet Yıldırım


MUCİZE

Bugün yazıma üstat Halil Cibran’ın bir yazısı ile başlamak istiyorum;

Adam fısıldadı:

”Tanrım konuş benimle.”

Ve bir kuş cıvıldadı ağaçta.

Ama adam duymadı.

Sonra adam bağırdı:

”Tanrım konuş benimle.”

Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı.

Ama adam dinlemedi onu.

Adam etrafına bakındı ve

”Tanrım seni görmeme izin ver” dedi.

Ve bir yıldız parladı gökyüzünde.

Ama adam farkına varmadı.

Ve yüksek sesle haykırdı:

”Tanrım bana bir mucize göster.”

Ve bir bebek doğdu bir yerlerde.

Ama adam bunu bilemedi.

Sonra çaresizlik içinde sızlandı:

”Dokun bana tanrım ve burada olduğunu anlamamı sağla, ne olur! ”

Bir kelebek kondu adamın omzuna.

Ve adam kelebeği, elinin tersiyle uzaklaştırdı…( Halil Cibran )

 

Üstadın anlattığı adam bizlere nasıl da benziyor değil mi?

Cevaplarımızın hep bizim istediğimiz gibi olmasına nasıl da hevesliyiz.

Görmüyoruz, duymuyoruz, hissetmiyoruz.

Ne yaşarsak yaşayalım içinden güzellikleri çekip çıkarmakta hep eksik kalıyoruz.

Pencerelerimiz hep biraz puslu…

Kız ve erkek çocuklarına isim önerilerinin olduğu, tarihte bugün diye bilgi köşemizin olduğu takvimlerimiz ölen kişi sayısını gösterir oldu.

Hâlbuki, gelmiş geçmiş tüm bilgeler yaşama dair sırrı söylemişlerdi. Neye odaklanırsak onun enerjisini büyüteceğimizi ve onu hayatımıza davet edeceğimizi anlatmışlardı. “İyi düşün iyi olsun yavrum “ diyen ninelerimiz vardı.

Aslına bakarsanız bilgelerin anladıklarını onlar da anlamıştı. Peki, biz neden anlamakta güçlük çekiyoruz. Her gün yüzlerce bebek doğuyor. Ki bana sorarsanız bu bir mucizedir.

Her gün başka başka karşımıza çıkan sayısız mucizeler var. Onlara odaklanıp güzelliği çoğaltmaya bir yerden başlamalıyız.

Belki de o takvime bugün doğan bebek sayısı yazılmalı… Koku alma ve tat alma duyumuzu geçici olarak alan, bize bu duyuların ne kadar önemli olduğunu hatırlatan virüse inat, her an her saniye havanın, çimlerin ve yağmurdan sonraki toprak kokusunun her zerresini içimize çekmeli.

Yediğimiz her şeyin tadına varmalı ve bir yudum suyun mucizesini fark etmeli.

Tabi ki size pembe bir gözlükle dünyaya bakmaktan bahsetmiyorum. Sadece diyorum ki güzelliklere çevirin yüzünüzü…

Hiç güzellik göremiyorsanız öyle ise siz bir güzellik yapın. Bir fidan dikin mesela ya da bir tohum. Sonra tohumun mucizesini anlayın. Diktiğiniz o tohumun yanından çıkmaya çalışan yoncalara rastlasın gözünüz.

Umut etmekten asla vazgeçmeyin. Zira yaşıyorsak hala umut vardır. Ve hiçbir şey için geç değildir.

Öyle ki Peygamber kelamı “Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz” der.

Öyle ise bugün doğan tüm bebeklere, dikilen tüm fidanlara, yağan her bir yağmur damlasına selam olsun.

Sevgi ve mucizelerle kalın…

Bu Yazıyı Yorumlayın..

Köşe Yazarlarımız

Meltem Etoğlangil

Erzincan altın madeni kazası

Babı Şefkat Nur

“BU DÜNYA’ DA, HUSUSAN UHREVÎ HİZMETLERDE EN MÜHİM BİR ESAS İHLÂS’ TIR!..” (21.lem’a)

Leyla Gevrek

Kendimi Arıyorum

Yusuf Soner Erdem

Beklenen Asgari Ücret

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe

TÜRKİYE’Yİ ÇEVRELEYEN ABD ÜSLERİ

Hakan Esen

KADININ SUÇU NE?

Tuğba Zehiroğlu

BİTSİN ARTIK

Ziynet Yıldırım

ÖLDÜRMEYECEKSİN

Facebook

Twitter

Anketler

En Çok Beğendiğiniz Haber Sitesi Hangisi?

Anket Sonuçları

Yükleniyor ... Yükleniyor ...