Bir kadının rahminde büyüyorsun. Göğsünden beslenip nefes alıyorsun.
şefkatiyle ve emeğiyle gelişiyorsun. Sevgisiyle hayatta kalıyorsun.
Büyüyünce bir kadına aşık oluyorsun. Onun sevgisiyle mutlu oluyor huzur buluyorsun.
Bir ev kadınsız olunca, ev olmaktan çıkıyor. Bir kadının yardımıyla babalık duygusunu yaşıyor olgunlaşıyorsun…
Bir kadın sayesinde aile oluyorsun. Yaşlanınca yine bir kadının bakımına muhtaç kalıyorsun.
Tüm bunlara rağmen yine de kadına şiddet uyguluyorsun.
Onu, yeri geldiğinde ikinci sınıf ilan ediyorsun. Toplumda yerini teslim etmiyorsun.
Hiç oturup düşündün mü?
Bu nasıl bir nankörlüktür?
Bir kadın öldürüldüğünde, kadını suçlamak için sebepler arıyorsun. Bir kadına şiddet uygulandığında, hele bir sor o kadın ne yapmış ki diyerek geçiştiriyorsun.
Hiç oturup düşündün mü?
Bu nasıl insanlıktır?
Kadın erkeğin eğe kemiğinden yaratılmıştır ki erkek onu kollasın korusun sahiplensin diye. Cennetin ayaklarına serildiği annelerimizinde bir kadın olduğunu unutmamalıyız!
Kadınlarımız sadece kadınlar gününde, anneler gününde veya 14 Şubat sevgililer gününde hatırlanmamalıdır…
Bir çiçekle bir günlük yüzünü güldürüp bir yıl hor görülmemelidir. Kadınlarımıza değer verelim sahip çıkalım.
Kadınlarımızı toplumda olması gereken yerlerde tutalım. Saygı duyalım onlara her zaman özel olduklarını hatırlatalım.
Onlar olmadan hayatın anlamsız olduğunu hatırlatalım.
Bilelim ki her başarılı erkeğin arkasında değil yanındadır kadınlarımız…