Bu yıl hepimiz için her anlamda zor bir yıl oldu.
Ama biliyorsunuz ki, ben yaşanılanlardan hayrımıza olanları itina ile seçip, sizlerle paylaşmayı çok seviyorum.
Bu süreç içinde, en çok dikkatimi çeken şeylerden biri de alelacele yapılan evlilikler oldu.
Herkes yangından mal kaçırır gibi evlenmeye başladı fark ettiniz mi?
Süreç öncesinde her şey o kadar abartılı hale gelmişti ki, insanlar evlenmek için çok fazla paraya ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.
Lüks mekânlar, ikramlar, organizasyon şirketleri, dış çekimler, abartılı gelinlikler, iki kıyafet giyilen kına geceleri ve düğün sonrası ise boylarımızı aşan borçlarla girdiğimiz dünya evlerimiz vardı. Sonrasında hem kadının hem erkeğin fazla mesailere kalıp, birbiri ile vakit geçiremedikleri, sürpriz bir giderle çıkan kavgalar ve saygının hızlıca yok edildiği evliliklerimiz vardı.
Oysa bakın nasıl da değişti her şey…
En kıymetlilerimizi davet edebileceğimiz sade nikâhlar, düğün salonlarının haşmetinden sıyrılan gelinlikler ve sadece ihtiyacımız olan çeyizlerimiz…
Sonra baş başa kalınarak geçirilen günler, birlikte izlenen filmler, edilen güzel sohbetler…
Her şey o kadar sade ve güzel oldu ki, evlenmek isteyen ama maddi zorluklar nedeniyle evlenemeyen herkesin yüzü güldü.
Bana sorarsanız tıpkı eski evlilikler gibi sade ve telaşsız sevgiler geri döndü. Tabi evlerin içinde neler yaşanıyor bilinmez ama eski gereksiz abartılardan sıyrılmış, kutsal birliktelikler buradan çok güzel görünüyor. Hele bir de sevgi ile birleştiyse eller işte size dünyadaki cennetin anahtarı…