Hemen hemen bütün ailelerin gelin olacak kızlarına sıkı sıkı tembih ettikleri bir cümle vardır.
Gelinlikle girip kefenle çıkacaksın..
Evliliğine karar verirken hiç fikri bile sorulmayan, büyük baskılar altında evine hapsedilerek geçirilen bir ömür bekler çoğu genç kızımızı.
Geçirdiği kötü günlere rağmen ailesi ve yakınları tarafından koruma altına alınmayan sayısını söylemeye çekindiğim kadınlarımızdan bahsediyorum.
Maalesef kesin hüküm: Kayıtsız şartsız uygulanmak zorunda olan bu diyerek yola çıkan sözde aşiret, sözde töre, sözde aile geleneği, buram buram kör cehalete verilmiş bir sürü isimden biri.
İslamiyet’in el üstünde tutup değer verdiği kadınlara, kendi istedikleri kişilerle nikah kararı verip onları kaderi deyip yolladıkları bu kör kuyuda tek son olarak ölümleri bekliyor.
Yıl 2020 ve hala kadın cinayetleri devam ediyor ama neden?
İslamiyete göre istemediği kişi ile kıyılan nikahın dahi hükmü yokken kesin hüküm veren bu insanlar kimler?
Hanede kız doğunca olay zinciri bellidir.
Küçük yaşta bahsettiğim kesimin tabiri ile gözü açılmadan bir kocaya verilir.
Sonrasında kocası dövse de, öldürmeye kalksa da, aldatsa da, hatta ikinci bir kadınla aynı evde yaşamaya zorlansa da bu kadına boşanma hakkı verilmez.
Evi terk etmeye boşanmaya kalkışırsa bir şekilde bulunup hesabı sorulmak zorundadır.
Üstelik bütün kapılar kapalıdır.
Kadın baba evine de dönemez çünkü eve tek dönüş bileti kefen olarak kesildi!
Öl kal, yaralan, aşağılan, sokakta aç susuz kal ama boşanma çünkü bu senin kaderin çekeceksin.
Ve olay silsilesi belli: Gördüğü şiddetle sakat kalan, sokak ortasında çocuklarının yanında vurulan, cansız bedenle yatan bir anne… Belki içinden geçen son sözüdür.
“Evime gelinliğimle girdim kefenimle çıktım” Şimdi mutlu oldunuz mu?
Oysa sadece bu cehalete direnmek için kendine yol aramıştı.
Cezasını kesenler yine yaşama hükmünü verenler oluyor.
Oysa bir kadın dünyayı değiştirir.
İzin verilmediği için kaderi değiştirilen bütün kadınlarımız bunca zorluk içerisinde hem kadın hem anne olmak için çabalar.
Her şeye rağmen çocuklarını korumak onları okutmak ve bu karanlıktan kurtarmak için tek gayret gösteren gözleri yaşlı, kalpleri kırık, vücutları yaralı bırakılan hep kadınlarımız…
Bir kadına, bir anneye fırsat verilince evini çiçek bahçesine çevirdiğini çocuklarının hayatını güzelleştirdiğini, hatta dünyayı değiştirdiğini hiç mi görmedi bu zihniyetler?
İşte bizi yok etmeye mahkum eden körlük tam olarak bu!
Bir toplumun gelişmesi kadınına davranışını gösterir.
Şu sözde olduğu gibi dünyanın yarısını kadınlar oluşturur, diğer yarısını kadınlar yetiştirir…
Yetişen kadınların yetiştirdiği güzel nesillerimizin olması temennisi ile..